30 Eylül 2009 Çarşamba

Quito ve digerleri



cok zaman olmus. burayi boslamisiz. toparlamaya geldik.
quito'yu bir de bizden dinleyin dedik. peh peh

sehir iki parca, ya da en azindan biz o kadarini gorebildik. kolay aslinda. eski sehir, yeni sehir. yani bu aslinda sehir haritasinin da sadece bi kismi. neyse, arkamizda daglar, caddeler de daglara paralel, akdeniz cografyasi gibi yani.
cadde adlari sahane. 10 de octubre, rio amazonas, atahualpa (bu her sehirde var, bazen stadyumu bile var). atahualpa'nin hikayesi uzun...

simdi o kadar birikmis ki, turizm-gezi yazisi modelinden nasi kacmali ama yazmali stresi icindeyiz. ote yandan vakit de var. deniyoruz.

neyse mariscal sucre tarafinda kaldik. bir suru bar, restoran, kafe, dukkan bi de hostel'in oldugu bi semtimiz. cuma cumartesi saat 7ye kadar bombos, ondan sonra ful, sonra zaten yine bos... neyse, cafecito'da kaldik bi kac gun. giorgo orada calisiyordu. ekvatorlu bi hatunla tanismis. almanyada yasiyormus, kiz uc aylik hamile. gordun mu su isi. ama yok canim, evlenmisler iki ay once. hehe neyse bize cok yardimci oldu iste...

eski sehir cok guzeldi. montserrat fruteria'da sahane kahvalti vardi. sonra plaza grande. kocaman bi meydan, etrafinda yine katedral, hukumet binasi ve digerleri... hem protestolar hem de hukumet torenleri ayni alanda yapiliyor. ara sokaklardan santo domingo, san fransisco, teatro meydanlarina felan cikiliyor. guzel guzel sokaklar. meydani her zaman kalabalik gorduk. aksam pek gitmedik gerci.

buyuk hata san fransisco muzesiydi. bizim ne isimiz var 500 yillik hiristiyan sanatiyla... neyse oluyo oyle arada. camileo egas da guzel resimler gorduk ama muze derme catmaydi. Aralarda hep 2$lik fix menuler aldik.. restoranlar gercekten cok ucuz.. iste baska kulturel activiteler falan.. aaa tabii bi de observatory var, gerci ona da gece gidemedik, olece teleskobu gorduk, bi de iceriye kucuk bir muze oturtmuslar. itchimbia muzesini gorcez diye tepelere ciktik, nerdeyse fotograf cektirmiyceklerdi. ama sehri gormek fena degil yukardan. onun icin teleferiQo'ya da binelim dedik. en son gun. quito semalarinda, 4000 metreye cikariyor. son kismina kadar gittik, yangin cikmis tepede, geri donduk.

Sehir genelde boyle gecti sonrasinda gunluk turlar aldik hep. Sehre genelde 2 saatlik mesafelerde etkileyici ya da hic degil birkac yer.. Mitad del Mundo, Cotopaxi daginin etekleri, Mindo ekolojik rezervi ve Otavalo yerel pazari.. Mitad del Mundo sacma sapan anlamsiz dunyanin ortasi complexi. ustune bi de free enterprise asil dunyanin ortasi burasi complexi. tamam.

cotopaxi yaklasik 5900mlik koskocaman buzullu bi dag.. biz 4500den 4800luk kismina tirmandik. ha simdi boyumuz uzamadi. ama kcmiz catladi. uzun bi yoldu. burasi icin her yerde duydugumuzu soyliycez, "zirve yapacaklarin konakladigi yere kadar ciktik". o zirve yapilmaz zaten. gece onikide basliyorlarmis. sabah altida tepede oluyorlarmis. neyse, biz o kadar tirmandiktan sonra masaya ne getirdilerse yedik. sonra tabii hoplaya ziplaya asagi iniyorsun.

ertesi gun de mindo turu yaptik. fekat rehberimiz kubali ve dalis hocasi oldugu icin aslinda bizi gezdiren bi abimiz durumundaydi. biz de senor martel'le gezdik beraber. selale gorcez diye yuruduk de yuruduk. en etkileyicisi mariposaria'ydi. keremle damla soylemisti. biz oyle kelebek gormedik. bissuru fotograf cektik hayvanatlari gorunce.

otavalo'yla ilgili okuduklarimizdan sonra gitmek icin heyecanlaniyorduk. ama gavurdan gelen herkes bizim gibi heyecanlanmis. kocaman bi turistik pazar olmus. alisveris icin super tabii ama nasi tasiycaz... kemeralti alisverisi misali, eksikleri aldik. saticilarin nerdeyse hepsi yerliydi. bi tek sebze meyve satanlar siyahti. ara sira quichua konusanlar felan da vardi. sonra git, gel, yine quito.

18inde geldigimiz quito'dan sonunda 27sinde ayrildik. reina del camino'yla quitumbe terminalinden, montanita'ya bilet aldik. terminal havaalani gibi. otobus sirketlerinin isimleri de boole havali, transesmeralda, panamericana, felan. ama otobusler baska bi blog konusu olur tek basina.

montanitadan sonra guayaquildeyiz simdi. yarin riobambaya gidiyoruz. yine bi klasik, trene yetisicez. onlari da yazicaz pek yakinda.

bi kac fotografla bu yaziyi da bagliyaliim...

25 Eylül 2009 Cuma

cikan kismin resimli ozeti




Quito muthis! hem sehir cok guzel, hem de etrafinda yapacak cok sey var.
Bir kac foto sipsak.
biri Quito Plaza Grande.
Digeri cotopaxi 4800m.
bir de mindo'dan kelebek evi.

22 Eylül 2009 Salı

Quito'da Giorgo, Cafe griego!

El cafecito, favori mekan, favori adam Giorgo

20 Eylül 2009 Pazar

Bu reggeaton'u kim buldu??

Popayan'da iki gece gecirdik. Ilk gece zaten kendimizi zor atmistik. Ertesi gun Bogota'daki egitimden Popayan civarinda calisan arkadaslarimizla bulustuk. Juanita bizi once Wipala'ya oradan da San Angel diye bir yere goturdu. Popayan gibi bir sehir icin cok guzel yerlerdi. Yine cok iyi yedik. Carlos'un evinde cay-kahve icip ayrildik. Popayan'la ilgili maalesef soylenebilecek fazla bir sey yok. Yine bir baska kolonyal kasaba...

Ertesi gun yola cikabildik. Ipiales'e TransIpiales turizm'le gittik. Ipiales biraz daha koyu renkli, daha soguk baska bi kasaba olarak icimizi karartmaya yetti. Sabah erken kalkip Sanctuorio de las Lajas'i gormeye gittik. Bir vadinin orta yerine koca bi kilise yapmislar. Buyuk ihtimalle herhangi bir yerlesim etrafta yokken orasi daha guzel bir yermis. Neyse fotograflarimizi cekip yola ciktik.

Sinira dolmusla gittik. Yuruyerek siniri gectik. Pasaportlarimiz, goren herkeste saskinlik yaratiyor. sadece turkiyeden geliyoruz diye degil. Nevi sahsina munhasir pasaportlar olarak isim, cisim, pasaport no gibi bilgilerin nerede oldugunu anlayamadiklari icin... neyse bi kere daha dolmusa binip bu sefer Tulcan'in otobus terminaline gittik. Oradan da Quito'ya giden otobuse bindik. cantalar vs'den terminalde quito, ottovalo, express diye bagirip cagiran, (ya da klasik Harem terminali diyelim), adamlar etrafimizi sardilar.

Quito'ya varmamiz yaklasik 7 saat surdu. Yolda yine polis kontrol. El cafecito'da yine mail atmis olmamiza ragmen yer ayrilmamisti. Neyse ki bos yer vardi.

Simdi bunun Reggeaton'la ne alakasi var? Soyle ki, eger bindigimiz otobusun soforu gencse cogunlukla reggeaton dinledi. Muzik dinlemenin de saati yok tabii. E bi sure sonra nefret ediyosunuz. Kim buldu be bu muzigi, nerden cikti simdi diye... Ha eger sofor yasliysa o zaman nesesine gore ama yine de reggeaton degil...

Quito kendi basina yeni bi yazi istiyor. Biraz merak ettirmis de olalim....

19 Eylül 2009 Cumartesi

16 Eylül 2009 Çarşamba

uzun ince yoldan sonra


evet, evet, uzun ince bi yoldan sonra ancak yazabiliyoruz.
oncelikle calide ikinci gun sakin gecti. pance nehrinin kiyisina gittik. cali'liler, calenos, haftasonu serinlemeye diye geliyorlarmis. biz de biraz nehirde eglendik, biraz da carlos ve ailesiyle sohbet ettik. o kadar gaz olduk ki, acaba bi gece burada mi kalsak dedik. neyse donusteki otobus kuyrugunu yine sagoolsun calili bi cift sayesinde atlattik. arabalariyla bizi sehre kadar biraktilar.

cali'de kaldigimiz yerde tanistigimiz cocuklar dediler ki, bi yer var, machu pichu gibi ama kalabalik degil. cok guzel yer, buyulu yer vs vs... e biz de cali'den popayana, oradan da san agustine yola ciktik. baslangicta biraz anja garbarek biraz dumanla gittik. popayan yaklasik 2 saat surdu. kisa bi moladan sonra yine daglara tirmanmaya basladik. yolun geri kalani toplam 126 km olmasina ragmen yaklasik 7 saatte tirmanabildik. e bu otobuslerin rutini dedikleri sey de oldu tabii. once kutu icinde bir horoz vardi. sonra kucaginda hindiyle bi arkadas bindi. cauca yakinlarinda klasik sapkali, renkli pancolu bir kadin kiziyla otobuse bindi. (maalesef bilmiyoruz hangi yerlilerden...) evet o klasik goruntu...
hoplaya ziplaya acayip daglarin ustunden, kenarindan san agustine vardik. kasabanin biraz disinda japonun evinde yer bulduk. ertesi gunun turunu ayarladik.

And'larda uc tane siradagin uzerinde oynayip duruyoruz. cordillera oriental-central-occidental (dogu-orta-bati bogazi/andlari). bogota'da cordillera oriental'in ustunden inip, cali'ye varmak icin cordillera central'i cikip tekrar inmistik. cali'den de san agustine giderken central'i gecip magdalena nehri kiyisina indik.

san agustinle ilgili en son 80'lerde kazi yapilmis. ama cikardiklari heykellerin, mezarlarin kime ait oldugu, ne ise yaradiklari, niye orada olduklariyla ilgili pek kimsenin bilgisi yok. heykellerin yanindaki aciklamalarda, buyuklugu rengi gibi bilgiler var. ama ne oldugu yazilamamis... turu tamamladiktan sonra otobuse binme maceramiz basladi. once yol kapandigi icin 4teki otobus 6ya alindi. sonra o otobus yola cikmamaya karar verdigi icin 8deki otobuse kaldik. aksam popayana vardik. cok isimize yarayan hostal trail sayfasini yapanlarin hostelinde yola cikmadan yer ayirttik. (hemen adres verelim: www.hosteltrail.com) oglen gibi ancak uyanabildik...

simdi bu bi kac gunden cikan dersleri yazmakta fayda var. 1 ve en onemlisi, tropikte kaldiginiz yerde yiyecek birakmamak gerek. ortam o kadar canli ki, nerdeyse havanin kendisi canli. e tabii "unexpected outcomes" olabilir. :->
e bazi durumlarda, mesela yoldan canin sikilinca, yanindakine sariyosun. bidi bidi bidi diye... yapmamak gerek.
uzun yolda cantaya uyku tulumunu da atmak iyi olabilir. zira surekli dag asiliyor...

popayan da pek bisiy olmamasina ragmen ikmal yapmak uzere iki gece kaliyoruz. egitimden bir kac arkadasimiz var. onlari da arayacagiz. yarin ekvatora yola cikacagiz. otobusler bakilacak, rezervasyon yapilacak. kalinacak yere mail atilacak vs vs...

bi de suna basladik. google map olarak hayirlisi...

13 Eylül 2009 Pazar

fotolardan 5 tane

firsat bulmusken 3 5 foto koyalim dedik.

buraya tiklanmali.

artik cikiyoruz. kahvalti, gol, vs...

cali cali cali


Dun aksam geldik. 12 saat suren ucak rahatliginda ama 90 kusur model otobusle, andlarin uzerinden, sagindan solundan, mango, muz, hindistan cevizi vb., agaclarin etrafindan, simdi otobana girdik, yok yok simdi girdik derken surekli tek serit gidis gelisten...
neyse, calide tabii ki rezervasyon yaptirdigimiz yerdeki yerimiz baskasina verildigi icin, baska yere gitmek zorunda kaldik... simdi larry nin yerindeyiz. burasi da gayet guzel bi hostel.
hemman disari ciktik. 6. cadde bir suru salsoteca doluydu. yemekten sonra la brisa de la sexta. salsa salsa salsa... bi kac bira icip ciktik. burcu geri gonunce luluya devam etti. biz tabii ki uyuduk.
bugunku plan nehir kenarina bi yerlere gitmek . burada hava bogotaya gore daha iyi. surekli 20 kusur derecede. bogota da surekli degisen havasindan sonra ilac...
trt cali radyosunu dinlediniz! :)

hmmm, bogotayla ilgili daha uzun bi yazi yazacagiz. fotograflari upload edecegiz. bunlarin hepsini yapacagiz. hic meraka mahal yok...

simdilik bi tane ornek olsun diye... bolivar meydani...

11 Eylül 2009 Cuma

Yarin cali

Bogotada ısımız bitti sayılır.yarın sabah yola
çıkıyoruz,cali'ye.salsa yapmaya! :))
Bir ara yazıcaz bogotayi da,ama ne ara bilemiyoruz simdilik.

8 Eylül 2009 Salı

bogotada ofiste

yazamadik, yazamiyoruz. hizlica, kisaca... burada her sey yolunda. egitim hazirligi devam ediyor. 2600 metrede olmak ilginc. sehir degisik... daha cok yazacak biz...

5 Eylül 2009 Cumartesi

Caviar sadece bir yemek değil

Bogotada bir otelin de adı. Ama biz daha dışarı çıkamadık.bı
kaç saate disari çıkacağız.saat 4,uyandik.

3 Eylül 2009 Perşembe

son anda

son dakika pazar ilavesi

gitmeden, izmir vedasini unutmadan!

gorusuruuuuuuzzz...

Dun aksam cok kalabalik olduu... Gelenlerin ayaklarina saglik. Donunce daha sık goruselim. Iyi ki geldiniz. (Gelemeyenlerle de daha sık goruselim tabii...)

Simdi en cok tiklanan on soruyu acikliyorum.
Niye gidiyorsunuz?
Nereye gidiyorsunuz?
Kalacaginiz yerler belli mi?
En cok nereyi merak ediyorsun?
:) Hepsi iyi guzel sorular ama kalacagimiz yer belli degil demeye de biraz da olsa cekinmedim degil. Neyse ki bir aciklamasi var. Di mi? ;)

Ha bi de sakir sakir foto cekildi. Ee nerde onlar? Buraya mi eklersiniz, anti-blog mu yaparsiniz bilemem. Ama o fotolari istiyoruz. Bu da sizin blogborcunuz!

Yarin sabah erken yola cikiyoruz. Bizi yorumsuz, mailsiz yani habersiz birakmayin. Merak ederiz. (zaten ben her seferinde bakicam kim girmis, kac saniye gecirmis blogda diye ama olsun...)

Soyle demek gerekir artik yerel dilde: hasta luegooooo

gelecek sayi: bogotanin isli sisli sokaklarindan canli...