Popayan'da iki gece gecirdik. Ilk gece zaten kendimizi zor atmistik. Ertesi gun Bogota'daki egitimden Popayan civarinda calisan arkadaslarimizla bulustuk. Juanita bizi once Wipala'ya oradan da San Angel diye bir yere goturdu. Popayan gibi bir sehir icin cok guzel yerlerdi. Yine cok iyi yedik. Carlos'un evinde cay-kahve icip ayrildik. Popayan'la ilgili maalesef soylenebilecek fazla bir sey yok. Yine bir baska kolonyal kasaba...
Ertesi gun yola cikabildik. Ipiales'e TransIpiales turizm'le gittik. Ipiales biraz daha koyu renkli, daha soguk baska bi kasaba olarak icimizi karartmaya yetti. Sabah erken kalkip Sanctuorio de las Lajas'i gormeye gittik. Bir vadinin orta yerine koca bi kilise yapmislar. Buyuk ihtimalle herhangi bir yerlesim etrafta yokken orasi daha guzel bir yermis. Neyse fotograflarimizi cekip yola ciktik.
Sinira dolmusla gittik. Yuruyerek siniri gectik. Pasaportlarimiz, goren herkeste saskinlik yaratiyor. sadece turkiyeden geliyoruz diye degil. Nevi sahsina munhasir pasaportlar olarak isim, cisim, pasaport no gibi bilgilerin nerede oldugunu anlayamadiklari icin... neyse bi kere daha dolmusa binip bu sefer Tulcan'in otobus terminaline gittik. Oradan da Quito'ya giden otobuse bindik. cantalar vs'den terminalde quito, ottovalo, express diye bagirip cagiran, (ya da klasik Harem terminali diyelim), adamlar etrafimizi sardilar.
Quito'ya varmamiz yaklasik 7 saat surdu. Yolda yine polis kontrol. El cafecito'da yine mail atmis olmamiza ragmen yer ayrilmamisti. Neyse ki bos yer vardi.
Simdi bunun Reggeaton'la ne alakasi var? Soyle ki, eger bindigimiz otobusun soforu gencse cogunlukla reggeaton dinledi. Muzik dinlemenin de saati yok tabii. E bi sure sonra nefret ediyosunuz. Kim buldu be bu muzigi, nerden cikti simdi diye... Ha eger sofor yasliysa o zaman nesesine gore ama yine de reggeaton degil...
Quito kendi basina yeni bi yazi istiyor. Biraz merak ettirmis de olalim....
20 Eylül 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder